Televizyon dizilerinde ve reklâm
aralarında son zamanlarda çocuk oyuncularla ne kadar sık karşılaştığımızı fark
ettiniz mi? Neredeyse her dizi ve reklâm filminde mutlaka en az bir çocuk
oynuyor. Aileler akın akın çocuklarını, oyuncu arayan ajanslara yazdırıyorlar.
Peki, çocuklar bu denli göz önünde olmaktan nasıl etkileniyor ve çalışma
koşulları bu “çocuk işçiler” için ne kadar uygun?
Yaşıtı diğer arkadaşları onların yerinde olmak
için can atıyor. Ajanslarda kayıtlı diğer çocuklar da onlar gibi bir dizide yer
almak için sıraya giriyor. Ancak dışarıdan rengarenk görünen çocuk oyuncuların
dünyası aslında o kadar da kolay değil. Kendi parasını kazanmanın tadını küçük
yaşta öğrenen bu çocuklar, okul ve oyunculuğu da bir arada götürmeye çalışıyor.
Ve onların çalıştığı set ortamları Türkiye şartlarında aslında pek de çocuklara
uygun değil.
Sine-Sen: “Çocukların sette 15–16 saat bekletildiği oluyor”
Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası Sine-Sen,
çocuk oyuncuların çalışma koşulları anlamında normal çalışanlardan bir farkı
olmadığı görüşünde. Sine-Sen örgütlenme uzmanı Zafer Ayden’in anlattığına göre,
en çok şikâyetçi oldukları konu, uzun çalışma saatleri: “Kimi çocukların günde
15-16 saat setlerde bekletildiği oluyor. Uyku saatlerine dikkat edilmeden,
belki öğrenimleri de engellenerek, okullardan rapor alarak çalışıyorlar.
Herhangi bir sosyal güvenceleri de yok. Kayıtlı çalışmıyorlar. Sabahın
köründen, gecenin bir yarısına kadar çalışan çocukları sette uyurken gördüğümüz
oluyor.”
“Ebeveynler, ünlü olma arzularını çocukları üzerinden yaşamamalı”
Yeditepe Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu, olumsuz set ortamlarının çocukların sosyal
gelişimini ve eğitim hayatını da olumsuz etkileyebileceğini ve bu konuda
ebeveynlere büyük iş düştüğünü söylüyor: “Ebeveynler kendi ünlü, tanınır olma
arzularını çocuklarının üzerinden yaşama heveslerine ket vurabilmeliler.
Eğitime gelinceye kadar bu çocukların oyun oynamaya ve aylaklık etmeye dahi
zamanları olmuyor. Küçük yaşlarında sanayide çalıştırılan çocuklar nasıl
içimizi acıtıyorsa, televizyonun renkli, allı pullu dünyasında “yıldız”cılık
oynayan çocukları düşünürken de biraz ezberimizi bozmamız lazım.”
Şartlar ağır olduğu gibi, film ve dizilerin
öyküleri de çocuklara ağır gelebiliyor. Bazı çocuk oyuncular canlandırdıkları
karakterin başından geçenlerden etkilenebiliyorlar. Doç. Dr. Zahmacıoğlu’na
göre gerçek-hayal-rol gibi ayrımları ancak 5 yaş ve üstü çocuklar yapabilirler.
Bu çocukların yaşlarına uygun bir açıklamayla kafa karışıklıklarının
azaltılması gerekiyor.
Avrupa’daki uygulamalarda çocukların çalışması ancak istisnalarla mümkün
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), 182
numaralı sözleşmesini onaylayan ülkeler çocuk işçiliğinin kötü koşullarını
bertaraf etmeye mecbur tutuluyorlar.
İLO’nun 182 no’lu sözleşmesi, çocukların sinema
ve televizyon filmlerinde oyuncu, defilelerde manken olarak kullanılmasını,
belli şartlar güvence altına alınacak şekilde, her ülkenin iç yasalarına
bırakıyor. AB Konseyi de 94/33 no’lu yönergesinde, çocukların çalışma yasağının
sadece onların da entelektüel gelişimine katkıda bulunabilecek bazı kültür ve
sanat dalları söz konusu olduğunda uygulanamayabileceğini belirtiyor.
Türkiye’de çocuk oyuncuların çalışma saatleri yapımcıların inisiyatifinde
Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik
Devletleri’nde çocuk oyunculara uygun düzenlemelerin varlığına bir örnek,
neredeyse tüm oyuncu kadrosu çocuklardan oluşan Harry Potter filmi. Filmin
çocuk oyuncuları sette günde sadece dört saat çalıştılar. Bu çalışma saatine
saç ve makyaj için harcanan süre de dahil. Türkiye’de ise çocukların çalışma
şartları hâlâ ya ailelerin verdiği kavgalara bağlı ya da yapımcıların
inisiyatifinde.
“Bez Bebek” dizisinin çocuk oyuncusu Asena
Kesinci’nin annesi Ayşe Keskinci de dizi setinde ilk günlerdeki yoğun çalışma
saatlerinden sonra tavrını ortaya koymuş: “Sabah başladığımız set saatlerinin
bazı aksaklıklar yüzünden gece saat 3’lere 4’lere kadar sürdüğü oldu. Asena’nın
uykusuz kaldığı oldu zaman zaman. Ama ben net tavrımı koydum, bundan sonra o
saatlere kadar tutmayacağım diye. Şu anda saatler daha uygun.” Anne Keskinci
çalışma saatlerinin kimi zaman ünlülere göre düzenlendiğini söylüyor: “Çalışma
saatleri çocuklara göre yapılmalı. Yeri geliyor en ünlü kişiye göre ayarlanıyor.
Çocuk orada bir oyuncu olarak değil de, -örneğin ben aslında terziyim- benim
elimin altındaki bir makas gibi, iplik gibi kullanılıyor. Hâlbuki sette
çocuklara ayrıcalık gösterirseniz daha iyi oynarlar, elli kerede çekeceğini bir
kerede başarır. Çocuk belli bir saatten sonra uykusuz kalıyor, ondan sonra
dağılıyor. Çünkü Asena artık o kadar kopuyor ki başka şeylerle ilgileniyor.”
“Kızımın oyuncu olmasına önce karşı çıktım ama yeteneğini de göz ardı
edemem”
Oynadığı sosis reklâmıyla bir anda ünlenen 8
yaşındaki Asena Keskinci, 2 yaşından beri reklâm ve dizilerde oyunculuk
yapıyor. Geçen yıl bir de sinema filmi deneyimi olmuş. En başından beri
“sihirli” bir dizi de oynamayı hayal eden Asena “Bez Bebek” dizisinden teklif
gelince çok sevinmiş. Asena’nın babası Güray Keskinci ilk zamanlar kızının
Türkiye’de oyuncu olmasını istememiş: “Şu da bir gerçek ki ben Asena’nın bu
sektör içinde oyuncu olmasına, medyatik olmasına karşı çıktım çünkü çocuğun
psikolojisi açısından çok zor bir iş bu. Ama girdikten sonra da bir şeyi
hakkıyla yapmak lazım. Yeteneği de var görüyorum bunu. Bu yeteneğini göz ardı
edip de ‘olmuyor, gelmesin’ demek istemem.”
Asena’nın babası her ne kadar setlerin çocuklara
çok uygun olmadığını düşünse de Asena’nın oyunculuk yeteneğini yok saymak
istemiyor. Onun kendisi için iyi bir gelecek hazırladığına inanıyor ve bu
yüzden bu işe devam etmesine izin veriyor: “Asena geleceği için iyi bir zemin
hazırlıyor. Ben o yönden çok seviniyorum. Böyle bir imkânı varken, onun oraya
gitmesini engellemek haksızlık olur. Aslında baktığınızda Asena son derece
şanslı. Hayatın içinde yetişiyor; oradaki insanlarla tanışıyor, iyi ilişkiler
kuruyor. İnsanlarla konuşuyor. Başkalarının oturduğu yerden bakıldığında bu iş
yorucu olabilir. Hayatta yorucu olmayan şey yoktur.”
Parkta tanınmamak için gözlük takıyor
Asena ise işinden memnun. Sette onun gibi 2
çocuk oyuncu daha var. Çekim aralarında onlarla vakit geçirebiliyor. Özellikle
de senaryoya müdahale edebildiğinde daha mutlu oluyor. Örneğin dizinin geçen
bölümlerinden birinde “Pamuk Prenses” olmak istemiş ve olmuş. Ancak yine de
ileride oyuncu olmayı hayal etmiyor. O daha önce oynadığı “Hırsız Polis”
dizisinin yönetmeni Türkan Derya Güven’i örnek almış ve büyüyünce onun gibi
yönetmen olmak istiyor.
Asena Keskinci oyunculuktan keyif alıyor ama
ünlü olmak onu rahatsız ediyor. Dışarıda insanların fazla ilgisinden sıkılmış.
Kasımpaşalı olan Asena oturduğu semtte parka giderken tanınmadan rahat rahat
oynamak için bazen gözlük takıyor.
Bir başka çocuk oyuncu Ayça Turan ise oynadığı
dizinin içeriği konusunda Asena kadar şanslı değil. O “Elveda Derken” dizisinde
kanser olduğu için evini terk eden bir annenin kızı, küçük Ece’yi
canlandırıyor. Ayça’nın babası Murat Turan bu diziye başlamadan önce dizinin
içeriğinden etkilenebileceğinden endişelenmiş: “Doğrusu ben başta endişelendim.
Çünkü başka bir dizide bir kız çocuğunun diziden ayrılma sebebinin dizideki
olaylardan etkilenmesi olduğunu duymuştum. Onu göz önüne alarak ben korkmuştum
açıkçası ama şu anda etkilenmiyor.”
Ayça’nın çekim seti saatleri de başlarda
fazlasıyla düzensizmiş. Çok erken gidip gece çok geç döndükleri olmuş. Şimdiyse
nispeten “düzenli” saatlerde çalışıyor. Ayça’nın annesi Fatma Turan çalışma
sürelerini şöyle anlatıyor: “Çekim saatleri değişiyor. Her sabah 8’de gidiyoruz.
Bazen öğleden sonra 3’te 5’te dönüyoruz, bazen gece 3’te 4’te dönüyoruz.”
4 yıldır oyunculuk yapan Ayça’nın dizi
oyunculuğu geçmişi hayli kabarık. 8 yaşındaki Ayça “Kaybolan Yıllar”, “Sevda
Çiçeği”, “Çılgın Yuva” dizilerinde ve birçok reklâm filminde rol almış.
Ayça oyuncu değil, çocuk doktoru olmak istiyor
Ayça Turan dizi oyunculuğunu aslında pek
sevmediğini söylüyor. O sıkılınca, ailesi bu işi bırakabileceğini her
söylediğindeyse diziye devam etmek istemiş. O aslında en çok hafta sonlarının
ona kalmamasından şikâyetçi. Büyüyünce oyunculuk yapmak istemiyor. Onun hayali
çocuk doktoru olmak. Annesiyse Ayça’nın savcı olmasını istiyor. Ayça’nın
oyunculuktan çok, keyif aldığı asıl iş dublaj. Daha önce oynadığı bir dizide
dublajdaki başarısı keşfedilmiş, şimdi dizilerden dublaj teklifleri alıyor.
Dizilerdeki birçok küçük oyuncuyu Ayça seslendiriyor. Ailesi Ayça’nın bu işten
kazandığı parayla kendi geleceğine yatırım yaptığını düşünüyor.
Ayça Turan’ın kimi zaman hafta içi de çekimi
var. Böyle zamanlarda öğretmeninden izin alıp okula gitmiyor. Kaçırdığı
dersleri arkadaşından alıp evde çalışıyor.
Oyuncu koçu da setlerin bir başka eksikliği
Ayça’nın ailesinin dizi setiyle ilgili en büyük
sıkıntısı çalışma saatleri dışında oyuncu koçu eksikliği. Ayça daha önce başka
bir dizide oyuncu koçuyla çalışmış. Anne Turan: “Sevda Çiçeği dizisinde oyuncu
koçu vardı. Yönetmenden önce rolünü nasıl yapacağını o anlatıyordu. Şimdiyse
Ayça, rolü yönetmenin istediği gibi yapamadığı zaman ‘olmadı olmadı’ diyorlar.
Ayça da nihayetinde bir çocuk. Bir taraftan yönetmen yardımcısı bağırıyor,
diğer yandan bir başkası, sonunda panik oluyor rolüne adapte olamıyor” diyor.
http://www.habervesaire.com/news/ekranin-cocuk-iscileri-663.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder